aykut kocaman'a "kocaman umutlarımızın sahibisin" demeye, gökhan gönül'e, alex'e "biz gördük, biliyoruz, sizin akıttığınız her damla ter kutsal bizim için, gerisi fasa fiso" demeye, basına "siz yavşaksınız" demeye gittim dün gece kadıköy'e.
aziz yıldırım maskelerinin ardında gördüğüm manzara istediğim, özlediğim fenerbahçe için fazlasıyla umutlandırıcıydı benim için.
"çileli, derdi olan, tepkisi olan, otoriteyle sıkıntısı olan" fenerbahçe'yi görmenin sevinciyle ayrıldım dün gece stattan.
ilk 15 dakika boyunca kimsenin sahadaki kadrodan haberdar olmadığı , basın tribünü boşaltılana kadar o tarafa dönerek, rahatsız etmeye devam eden ve arada çıkan çatlak seslere-bugün maç izlemeye gelmedik-
diyen taraftarlar beni umutlandırdı.
yıldırım ve ekibi suçlu bulunsa da bulunmasa da uzun yıllardır "büyüklük"ten başka bir şey söylemeyen taraftarımız için bir değişimin başladığını gördüm orada. ve çok mutlu ayrıldım.
yıldırım suçlu bulunduğunda ve taraftarlar buna delillerle ikna edildiğinde bu çileli ve tepkili hal devam edecek ve daha da güzeli aziz yıldırım'a duyulan biat sonlanmış olacak.
şike olmadığı anlaşıldığında ya da ispatlanamadığında ise aziz yıldırım bir kadıköy tanrısı olacak ama otoriteye ve buna hizmet edenlere karşı tepki de güçlenerek devam edecektir.
büyüklükten başka bir şey söylemezken pek içimden gelmiyordu açıkçası tribünde olmak. ama şimdi maç olsun diyorum maç olsun da küfredelim bir şeylere...
0 yorum:
Yorum Gönder