SlideShow

1

iyi ki doğdun abicim...

kızan...
ne büyük rakam olum 24..
senin 24 yılını yirmidört cümlede anlatma fikriyle oturmuştum klavyenin başına. sonra bir düşününce dedim ki virgüllerle başımız derde girer, bitmez o cümleler, uzar gider. vazgeçtim.
bodoslama anlatıcam aklımda ne varsa. akıl dediğime bakma, iki dubleden sonrası hep derinlerde olup yüzeye çıkanların toplamı ne de olsa.

kim demişti hatırlamıyorum ama ne güzel demiş;
"sarhoşken söylenen her şey önceden düşünülmüştür"

be kızan, hiç mütevazılığa yer yok bu boş sayfada.
bilse trakya, anlasa, gurur duyardı bizle. annemle babamla gurur duyardı. ayıplamamayı, bir kalıba sokmamayı becerebilseydi trakya...

önce burada, bilmeyenlere bir trakya güzellemesi yapmalı, hem de ne güzelleme.

"bu çeşmeden ortumlan ayvan sulanmaz"

tüm eksiklerine rağmen, kendi eksikliklerini görmez trakya ve en üstün onlardır ve kuralları vardır o coğrafyanın,

dışardan geldiysen "anadolulu"sundur, öyle küçümserler ki anadoludan gelmediğime şükrettiğim olmuştur..

senin esmerliğini, hep buna bağlarım ben iki dubleden sonra...

bilirsin, normal olmak, kalabilmek kolay o topraklarda.
okuyabildiğin kadar oku, kaytarabildiğin kadar kaytar askerlikten, kürtlere, senden olmayana sallayabildiğin kadar salla, atatürk'ü eksik etme meydanlarda, meze et her sofraya,
doktor olmaya çabala, örtmen olmaya çabala. olmazsan olma ama çabala işte. algida fabrikasına ya da aymar'a gir, gir ki mahallenin evlenilecek adamı ol.

....

biz mi onları değiştirdik yoksa onlar mı hazırlardı da bizim yüzümüzden bu karaktere evrildi bilemiyorum. bu karaktere evrilirken, -onlar kalıplarının dışına çıkarken farkedememiştim bunu- ama annem ve babam "biz ne istediysek onu yapanlar" kimliğine ulaştığı için sen şu an  "def-i hacet" adında alt-üst kültür dergisi çıkarmış bir adamsın.

belki birkaç sene  önce yazmış olsam bu yazıyı sana " onların bizim baktığımız yöne bakmaya hazır olmalarının kıymetini bil" yazısı olurdu bu. ama artık seni daha biliyorum. daha işte. sıfatını sen koy.

sen hatırlatmıştın... en fazla on iki yaşındaydım,  evde bir futbol sezonun tamamını canlandırıp fenerbahçe'yi değil de bursaspor'u şampiyon yapardım adil olsun diye ben oniki yaşımda bunu yapardım da sen de 6 yaşında  neden demezdin, doğrusu, adil olanı buydu çünkü...

ben buradan yola çıkıyorum aslında. gayet basit, dar olduğunu bile bile bu pencereden yola çıkıyorum. başka türlüsü pekala mümkünken hatta makbulken bursaspor'u şampiyon yapmamıza neden olan her neyse, şükrediyorum onun için.

sana sevgiden bahsetmem, benim için öneminden bahsetmem yersiz çünkü kardeşlik tüm dillerde bu ya da benzeri cümlelerle anlatılırdı.

her ne kadar doğum gününü unutmuş gibi bile olsa, seni, senin olduğun şeyi, dönüştüğün şeyi  saygıyla, övgüyle karşılayan, senin yazdığın her şeyde böbür böbür böbürlenen bir abin olduğunu unutma ya da bil diye yazdım bunca şeyi.

iyi ki doğdun abicim.
sen çok sevmem desen de onunla bitireyim istedim:

" biliyoruz
neyi bölüştüğümüzü,
konuşmasak da..."

1 yorum:

D.T.

En küçük olduğum için söylemiyorum ama küçükler hep ^^daha^^ olur son sürüm yazılımlar gibi..:)seni zamanında tanımış biri olarak dahası nasıldır diyorum ama şunu da biliyorum ki böbür böbür olmakta o kadar haklısın ki insanı daha'laştıran en büyük etken evde abi ve ablaların varlığıdır ve yüce gönüllü biri olmamamı hep kendimden küçük bi kardeşim olmamasına bağlar ablalarım,neyse yazının bana bu kadar dokunması benim biraz geç farkına varmış olmamdır tüm bunların..kıymet bilen kızanların şerefine:)hoşkal..

Yorum Gönder