hande, bak bunu izleyelim hem birsürü dalda oscar'a aday hem de helena bonham carter oynuyor dediğinde ifadesizliğim şaşırtmıştı onu ama sanırım araya başka bir şey girdi ve film başladıktan sonra anladım ne demek istediğini.. marla singer'dı o.. sokakta yürürken arkasından jack ile birlikte baktığımız...
aslında uzun uzun yazmaya gerek var mı biliyorum bir sadelik ziyafeti the king's speech...
kendi halinde muhteşem bir adamın - geoffrey rush- , bir başka adamı - colin firth- muhteşem bir kral haline getirmesinin öyküsü bu. sesi olmayan bir adamdan halkın sesi olan bir kral yaratmasının ya da içindeki çıkarmasının öyküsü.
I have a voice !!!
kral kekeledikçe tıpkı babası gibi "ha gayret" derken buluyosunuz kendinizi biraz ıkınsa olucakmış gibi geliyor.
en son ne zaman böyle hissettiğimi hatırlamıyorum ama ılık ılık akıyor film, o pastellik, o pis ingiltere havası ve müzikler hepsi birbirine geçmiş, hepsi birbirine bilerek eklenmiş, tam olmuş.
kralın küfrettiği sahne bende pembe panter'de Steve Martin'in ingilizce öğrenme sahnesi etkisi yaratacağa benziyor, açıp açıp izlerim diye düşünüyorum.çok eğlenceliydi.
- do you ever us the "f word" ?
- fornication?
"oscar'a aday olan tüm filmleri izlesek mi" düşüncesinin ilk adımıydı bu...12 dalda aday.. dediğim gibi ilk basamak bu, o yüzden ahkam kesmem için erken ama colin firth'ten en iyi erkek, geoffrey rush'tan da en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü da ha fazla hakedebilcek performansları dört gözle bekliyorum.
son olarak:
ne oluyorsa sanırım bu yüzden oluyor oralarda ya da ters açından yaklaşırsak bizde bazı şeylerin olmama olamama nedeni bu...
kekeme bir kralınız olucak, babasının ölmeden önce acz içinde olduğunu göstereceksin, büyük kardeşin herkesin sevgilisi bir kadın için krallığı geri verebildiğini de içine katabileceksin...
bizde olsa'ya girmiyorum. olmaz bizde..
1 yorum:
olmazdan ziyade, oldurmazlar... bu oldurmazlar oldurtulduğu sürece de, kara kara sayfalara yazar dururuz işte...
Yorum Gönder