1
haneke'nin hollywood'un biçok klişesiyle kafa bulduğu müthiş filmi
şidetti uygulayanların arada dönüp kamera ile konuşmaları en rahatsızılık verici kısım..şiddete ortak ediliyor ve onu büyük bir iştahla seyrediyorsunuz. Haneke'nin kendinizi sorumlu ve suçlu hissetmenizi sağlayan ve algılarınızla oynayan başyapıtının 1997 versiyonun tavsiye ediyorum.
spooiler-
birbirlerini tamamlayan ve aslında beraber golf oynayabilecekken kurban eden ve edilen konumuna düşmüş iki taraf.
ailenin çocuklarının ölümünü kolayca kabullenmesi ve o dakikadan itibaren sadece kendi kurtuluşlarını düşünmesi insan doğasının bencilliğini ve benmerkezciliğini gözler önüne seriyor.. öldükten sonra yanına dahi gidilmeyen çocuğun üzeri çok sonra bir gazete ile kapatılıyor ve insanın en nihayetinde sadece ve sadece kendini düşündüğünü ve kendi kurtuluşu için hissizleşebileceğini gösteriyor.
kuşkusuz haneke'nin burjuva ve şiddetten sonra en güçlü vurduğu yer; klişeler ve dolayısıyla holloywood..
tüm bir film boyunca her türlü beklentinizin alaşağı edilmesi ile film huzursuz etme ve sıkıntıya sokma amacına sonuna kadar hizmet ediyor.. koca aileden hep biri kurtulacak ümidi taşırken tek bir kişinin dahi sağ kalmaması ile başlayan ve daha bir dolu klişeyi alaşağı eden haliyle film tüm ümitleri yok ediyor ve ben farklıyım diyor..
en ölmemesi gereken en önce ölüyor.. kaçış, kurtuluş imkansız. bu sefer olmuyor. hiç bir çare, çözüm mümkün görülmediği gibi, kurbanın tek başarısı ise son derece zeki bir hamle ile yönetmen tarafında elinden/ellerimizden alınıyor.. kurbanın şiddeti uygulayanı alt ettiği tek sahne kumanda vasıtası ile geri sarılarak, bu sefer önünüzdekinin beklentilerimizi karşılayacak bir film olmadığını beyninize kazıyor..
filmin en sonunda dahi elleri bağlı bekleyen kurbanın bulduğu bıçak ile kurtulacağı tezi ise üzerinden on saniye geçmeden bıçağın fırlatılıp suya atılması ile son buluyor.
ve anlıyorsunuz ki bu defa olmayacak..
bu sefer film değil gerçekler çıkacak karşınıza. kahramanımız tesadüfler, mucizeler ile sıyrılamayacak işin içinden. daha filmin başında gösterilen bıçak tüm bir 2 saat boyunca son ana kadar belentilerinizi yüksek tutmanıza neden olup, kurtuluş ümidi gibi görünse de bir kaç saniyede devreden çıkarılıyor.. sizi içine soktuğu umut hali uçup gidiyor.. suya düşen telefon bir türlü çalışmıyor. Kurutuluyor, sökülüp takılıyor, çalışır gibi oluyor ama çalışmıyor. evet bu sefer oldu diyorsunuz, olmuyor..
bir anda kudretli kurtarıcı mekanda bitmiyor.
herkes kendi halinde, kendi dünyasında. ne ilgilenen, ne merak eden var ortada. Kurtarıcı bu sefer derin uykuda. gerçek hayat önümüze sunulan, bu asla bir film değil.. bu sebeple rahatsızız bu kadar. seyirciyi bilinçli bir bekleyişe sokan yönetmen yine tüm klişelerle oynuyor ve sizi en nihayetinde derin bir hayal kırıklığına acımasızca itiyor..
spooiler -
by coffeandcigarettes
funny games ve tüm klişeler..
haneke'nin hollywood'un biçok klişesiyle kafa bulduğu müthiş filmi
şidetti uygulayanların arada dönüp kamera ile konuşmaları en rahatsızılık verici kısım..şiddete ortak ediliyor ve onu büyük bir iştahla seyrediyorsunuz. Haneke'nin kendinizi sorumlu ve suçlu hissetmenizi sağlayan ve algılarınızla oynayan başyapıtının 1997 versiyonun tavsiye ediyorum.
spooiler-
birbirlerini tamamlayan ve aslında beraber golf oynayabilecekken kurban eden ve edilen konumuna düşmüş iki taraf.
ailenin çocuklarının ölümünü kolayca kabullenmesi ve o dakikadan itibaren sadece kendi kurtuluşlarını düşünmesi insan doğasının bencilliğini ve benmerkezciliğini gözler önüne seriyor.. öldükten sonra yanına dahi gidilmeyen çocuğun üzeri çok sonra bir gazete ile kapatılıyor ve insanın en nihayetinde sadece ve sadece kendini düşündüğünü ve kendi kurtuluşu için hissizleşebileceğini gösteriyor.
kuşkusuz haneke'nin burjuva ve şiddetten sonra en güçlü vurduğu yer; klişeler ve dolayısıyla holloywood..
tüm bir film boyunca her türlü beklentinizin alaşağı edilmesi ile film huzursuz etme ve sıkıntıya sokma amacına sonuna kadar hizmet ediyor.. koca aileden hep biri kurtulacak ümidi taşırken tek bir kişinin dahi sağ kalmaması ile başlayan ve daha bir dolu klişeyi alaşağı eden haliyle film tüm ümitleri yok ediyor ve ben farklıyım diyor..
en ölmemesi gereken en önce ölüyor.. kaçış, kurtuluş imkansız. bu sefer olmuyor. hiç bir çare, çözüm mümkün görülmediği gibi, kurbanın tek başarısı ise son derece zeki bir hamle ile yönetmen tarafında elinden/ellerimizden alınıyor.. kurbanın şiddeti uygulayanı alt ettiği tek sahne kumanda vasıtası ile geri sarılarak, bu sefer önünüzdekinin beklentilerimizi karşılayacak bir film olmadığını beyninize kazıyor..
filmin en sonunda dahi elleri bağlı bekleyen kurbanın bulduğu bıçak ile kurtulacağı tezi ise üzerinden on saniye geçmeden bıçağın fırlatılıp suya atılması ile son buluyor.
ve anlıyorsunuz ki bu defa olmayacak..
bu sefer film değil gerçekler çıkacak karşınıza. kahramanımız tesadüfler, mucizeler ile sıyrılamayacak işin içinden. daha filmin başında gösterilen bıçak tüm bir 2 saat boyunca son ana kadar belentilerinizi yüksek tutmanıza neden olup, kurtuluş ümidi gibi görünse de bir kaç saniyede devreden çıkarılıyor.. sizi içine soktuğu umut hali uçup gidiyor.. suya düşen telefon bir türlü çalışmıyor. Kurutuluyor, sökülüp takılıyor, çalışır gibi oluyor ama çalışmıyor. evet bu sefer oldu diyorsunuz, olmuyor..
bir anda kudretli kurtarıcı mekanda bitmiyor.
herkes kendi halinde, kendi dünyasında. ne ilgilenen, ne merak eden var ortada. Kurtarıcı bu sefer derin uykuda. gerçek hayat önümüze sunulan, bu asla bir film değil.. bu sebeple rahatsızız bu kadar. seyirciyi bilinçli bir bekleyişe sokan yönetmen yine tüm klişelerle oynuyor ve sizi en nihayetinde derin bir hayal kırıklığına acımasızca itiyor..
spooiler -
by coffeandcigarettes
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
pek izlemeye gerek kalmadı,epey detaylı bir tanıtım olmuş:)
Yorum Gönder