SlideShow

0

merhaba kızım, bu kalbe Anne diyeceksin..

beni iyi dinle kızım...

hayal dünyamın küçüklüğünden midir yoksa annenin bana verdiği mutluluk gerçeğinin büyüklüğünden midir bilmiyorum ama ben seni hep, annenin küçüklüğü olarak hayal ediyorum... başka bir şekil, başka bir yüz yok hayalimde..belki buna yıllar sonra çok kızacaksın, ama ona benzeyen, onun küçüklüğüne benzeyen bir kız olduğunu düşünüp düşünüp çok mutlu oluyorum...

sadece şeklini, şemalini, güzelliğini değil, en çok gülüşünün benzediğini düşünüyorum sana. gülüşüyle mevsim değiştiren biri daha olacak evimizin içinde...

çok da başarılı bir şair olmayan birinin dediği gibi; "harflerin gülüştüğünü annenin adında gördüm" ben...

şu an hayalimde sanırım 2 yaşındaki halin var, -ebeveyn deyişiyle 100-110 hafta arası-. ve bu benim seni ilk kullanışım kızım.. babanı tanıyacak ve tanıdıkça daha çok seveceksin :) nasıl ikna edildiğini, benim annenle ilgili amaçlarım doğrultusunda nasıl kullanıldığını hiç bir zaman fark etmeyeceksin tıpkı şimdi senin dünyadan  dünyanın senden haberiniz olmadığı gibi...

bugün itibariyle, 5 yılı tamamladık annenle evleneli, ki bu benim önemli bulduğum bir şey değil...-dedim ya tanıdıkça daha çok seveceksin beni- ben 10,5 yıldır anneni seviyor, annenle, annenin olduğu bir dünyaya uyanıyor olduğum için dünyanın en mutlu adamıyım...

seni evliliğimizin meyvesi diye tanımlayacak bir baba olmadığımı da göreceksin zamanla.. bu belki ara sıra mutsuz da edecek seni... neyse bu 3 yaşından sonra anlatacağım bir konu, şimdi aklını karıştırmayayım.    -gördüğün gibi baba olma sorumluluğu konusunda oldukça bilgili bir baban var kızım-

evliliğimizin, beraberliğimizin meyvesi!!! bizim aslında başlangıçlarımız, ara sıcağımız, ana yemeğimiz ve o süper tatlı tabağı gibi ihtiyaçlarımız yoktu canım kızım.. biz başlangıçta, kavun yiyen ayyaşlarız kızım, çapulcularız - dur dur buraya girmeyelim, bu ciddi bir konuşma ve tabi ki bu da 3 yaşından sonra-

yani güzel kızım, ilişkimizin bir meyveye gereksinimi yokken sen giriyorsun hayatımıza... gel beraber yiyelim, gel sen de tadına bak diye giriyorsun... konu bizim oburluğumuz değil güzel kızım..

seni annenle benim herhangi bir şapşallığıma gülerken düşünüyorum...

seni, bazen cinconlu düşünüyorum, annenle birlikte beni kızdırırken...

seni, annene "babam yine çöpleri atmamış" diye ispiyonlarken düşünüyorum...

seni, "ben bu gece merve'lerde kalabilir miyim" derken düşünüyorum, kalamazsın kızım, daha yaratıcı olmalısın...

ne zaman gelirsin aramıza bilemiyorum Maya'm, ama geldiğinde kocaman bir kalp ve kocaman bir gülüş göreceksin ilk önce... dikkatli baktığında sadece beni değil, her insanı, her canlıyı, her eşyayı, aklına hayaline gelmeyecek, bu kadar da olmaz diyeceğin birçok şeyi göreceksin o kalbin içinde. ona anne diyeceksin.. anne dediğin kadının sevgilisi olmasam, kıskanırdım seni ona anne diyeceğin için...

küçük bir ihtimal olmakla birlikte her ne kadar şu an %50 gibi görünüyor olsa da:

henüz adını bilmediğim oğlum!!! seninle ilgili, sana alex'i ve onun gülüşünü anlatacağım anlardan başka hiç bir şey yok seninle ilgili zihnimde...

ama tanıyınca seversin sen de beni :)